
Seneler
Annie Ernaux
Annie Ernaux’nun Seneler kitabı, yazarın kaleminden okuduğum beşinci eser. Kapakta “roman” ibaresi bulunsa da, klasik anlamda olay örgüsüne dayalı bir roman beklentisiyle okuyanların şaşırması muhtemel. Çünkü Seneler, türler arasındaki sınırları aşan, edebî deneyimle sosyolojik gözlemi birleştiren çok katmanlı bir metin. Otobiyografi, kişisel günlük, sosyolojik analiz ve kolektif hafıza anlatısı gibi farklı türlerin izlerini aynı anda taşırken, bunları birbirine ustalıkla kaynaştırıyor. Ernaux, kendi bireysel yaşamını anlatmakla yetinmeyip, Fransa toplumunun geçirdiği dönüşümleri de satır aralarında gözler önüne seriyor. Aile ilişkilerinden gündelik alışkanlıklara, siyasi atmosferden popüler kültüre kadar pek çok unsur, bireysel hafızanın sahnesinde toplumsal belleğe eklemleniyor. Böylece okur, Ernaux’nun hayatının yanı sıra bir kuşağın deneyimlediği ortak tarihe de tanıklık ediyor.
Kitap boyunca, çocukluk anılarının saf ve masum görüntülerinden, zamanla değişen eşyaların ve ev içi düzenin izlerine; aile içi sohbetlerin sıcaklığından, toplumsal değerlerin nasıl evrildiğine kadar pek çok sahne önümüze seriliyor. Bu yönüyle Seneler, bireysel olan ile toplumsal olan arasındaki geçirgenliği yalın bir biçimde gösteriyor. Okur, kendi çocukluk eşyalarını, anne-babasıyla yaptığı konuşmaları ya da geçmişteki alışkanlıklarını hatırlayarak, anlatının içine kendi deneyimlerini de dâhil ediyor. Sonuç olarak, Seneler bir bireyin biyografisi olmasının yanı sıra bir çağın, bir ülkenin ve bir kuşağın ruh hâlinin kaydını tutuyor. Ernaux, kişisel yaşantısından yola çıkarak kolektif bir hafıza inşa ediyor ve bunu yaparken okuru da bu hafızanın ortağı hâline getiriyor. Bu yüzden eser, hem bireysel bir yaşam öyküsü hem de toplumsal belleğin edebî bir temsili olarak okunabilir.