
Yalnız Kudüs
Mahmoud Shukair
Cuma Tanık çevirisiyle Mahmoud Shukair’in “القدس وحدها هناك” adlı eserine dair bir okuma notu
Mahmoud Shukair, çağdaş Filistin edebiyatının en özgün ve direngen seslerinden biri olarak tanınır. Yazarın “القدس وحدها هناك” başlıklı romanı, Türkçeye Yalnız Kudüs adıyla Cuma Tanık’ın titiz çevirisiyle kazandırıldı. Bu eser, Kudüs’ün sadece bir şehir değil, bir hafıza, bir kimlik, bir direniş mekânı olduğunu gösteren dokunaklı bir anlatı sunuyor bizlere.
Romanın yapısı, klasik anlamda lineer bir anlatıdan ziyade, fragmanlardan ve kısa kesitlerden oluşuyor. Her bölüm, Kudüs’ün başka bir yönünü, başka bir yüzünü görünür kılıyor. Mahallelerden insanlara, çocukluk anılarından güncel siyasi baskılara kadar, metin hem bireysel hem de kolektif hafızaya yaslanarak bir kent portresi çiziyor. Kudüs burada yalnızca mekânsal bir alan değil; zamanın içinde yorgun ama onurlu bir beden gibi karşımızda duruyor.
Cuma Tanık’ın çevirisi, Shukair’in anlatımındaki ince ritmi, ironiyi ve yer yer şiirselliği Türkçeye başarıyla aktarıyor. “Yalnız Kudüs” çevirisi, metnin duygusal yoğunluğunu koruduğu gibi, Arapça orijinalindeki kültürel göndermeleri de titizlikle işliyor. Okur, çeviriyle orijinal metin arasında bir uçurum değil, bir köprü kurulduğunu hissediyor.
Roman boyunca Kudüs, hem yazarın kişisel belleği hem de Filistin halkının müşterek trajedisiyle biçimleniyor. Eski bir kahvehane, yıkılmış bir duvar, unutulmuş bir sokak ismi; hepsi bu büyük anlatının küçük ama vazgeçilmez parçaları oluyor. Shukair’in yazını, baskıcı siyasal koşullar altında yazılmış olmasına rağmen, umudunu ve insani duyarlılığını hiç yitirmeyen bir anlatıya dönüşüyor.
Bu kitap, Kudüs’ün yalnızlığıyla yüzleşmek, bir halkın belleğinde yankılanan acıyı hissetmek isteyenler için sarsıcı ama bir o kadar da zarif bir okuma sunuyor. Cuma Tanık’ın özenli çevirisiyle Yalnız Kudüs, sadece edebi bir deneyim değil, aynı zamanda tarihsel ve insani bir tanıklık olarak da değerlendirilmeli.
Kudüs, bu kitapta bir coğrafyadan çok daha fazlası. O, susan taşların, unutulan çocuklukların, bastırılan özlemlerin şehri. Ve Mahmoud Shukair, bu sessizlikten kelimelerle bir çığlık inşa ediyor.
İ. Batur